sectirmeme

7 Aralık 2014 Pazar

KUZEY AVRUPA MİTOLOJİSİ

Kuzey Avrupa Neresidir?

Kuzey Avrupa diye tabir ettiğimiz bölge günümüzde Danimarka, İzlanda, İrlanda, Grönland, Estonya , Finlandiya, Letonya, Litvanya, Norveç, İsveç ve Birleşik Krallık ülkelerini kapsayan bölgedir. . Kuzey Avrupa Tarihi Kuzey Avrupa Mitolojisi ve tarihini incelemesinde bir takım güçlüklerle karşılaşılmaktadır. Yazılı belgelerin azlığı ve genel yargıların arkeolojik bulgulara dayanıyor olması kesin sonuçlara varmak konusunda sıkıntılar yaratmaktadır. Elde edilen bulguların çoğu edebi metinlerdendir. İnceleyeceğimiz kültürler Germen ve Kelt kavimleridir. Bu halkların dini kökenleri Hint Avrupa kültürü eksenli gelişmiştir ve özgünlüklerini fetihler sonrasında kendilerine boyun eğen toplumların kültürlerinden aldıkların özlerdir. Elde edilen bilgiler geriye dönük olarak incelendiğinde en eski tarih olarak İ.ö 1500 yılında kadar giden köklü kavimler olduğudur. Germen kavimleri Yunan, Latin ve Slav kültürleriyle yakın ilişkide olup en sonunda Hristiyanlığın etkisi altına girmiştir. Bunun en büyük sebebi kavimler göçünün üzerlerinde yarattığı etkidir. Germenler Keltler Yunanlılar Romalılar ve İranlılarla akrabalardırlar. Germenlerin yayılışlarına baktığımızda üç önemli grup görürüz, Doğuda Gotlar Oder, Vistül nehirleri arasında ki bölgeden kalkıp Karadeniz’e inmişler ve Bizans etkisi altında dördüncü asırda Hristiyan olmuşlardır. İskandinav Ülkelerinde ki Kuzey Germenleri Almanların ve Anglo Saksonların atası Batı Germenleri Kuzey Almanya’dan hareket ederek Ren Tuna boylarından İngiliz adalarına göç etmişler İngiltere de ise Romalılarla temas etmişlerdir. Germenlerin karşılaştığı yazı bilen ilk kavim Romalılar olduğundan ancak temas ettikten sonra tarihe geçmişlerdir. Germen tanrılarını anlatan ilk önemli kitap gene Romalı tarihçi Tacitus’un Germenica’sıdır. İlk çağlarda germen efsaneleri hakkında ki bilgiyi Tacitustan başka Sezar ve Procope gibi Yunan ve Romalı yazarlar vermişlerdir.( MUTLU, Belkıs s.191)

Keltler kavimleri ise Kuzey Avrupaya Fransadan gelmişlerdir. Germenlerle yakın inanışlara sahiplerdir. Büyü ve sihirli güçlere daha yatkınlardır Kabilelerin kendilerine ait inanışları vardır. Örneğin kralları ihtiyarlayınca kabile tanrısının huzurunda sihir dolu törenlerle öldürülürdü. (MUTLU, Belkıs s.177)

Kuzey Avrupa Mitolojisinin Özellikleri 

Germen kavimlerinin mitolojik öykülerini anlayabilmek için öncelikle coğrafi koşullarını incelemek gerekir. Yaşadıkları toprak verimsiz ve kuraktır kayalık ve buzullarla kaplıdır bu durum yerli halkın yaşayışını zorlaştırmaktadır. Kış geceleri özellikle en kuzeyde uzun ve aşırı soğuktur toprak sürekli dona maruz kalmaktadır. Su batıdaki kültürlerde olduğu gibi dost değil tehlike arz eden yapıdadır. Bunun sebebi bataklıklar ve aşırı yağıştan kaynaklanan sel baskınlarıdır. Güneş ise yaşamı var eden cimri bir dosttur. Yaratıcı özellik atfedilmiştir. (BONNEFOY, Yves s.316)
Germen mitolojisi bu doğa koşulları sebebi ile ağaç kavramını çok över ve bir sürü kutsal anlam yükler Özellikle sağlam bir yapıya sahip olan dişbudak ağacını kutsal kabul ederler. Kültürün önemli bir parçası olan dişbudak ağacının parçaları üzerine yazılmış kutsal metinler günümüze kadar ulaşan bulgulardır. İnanışlarına göre dünyayı yerinde bir dişbudak ağacı tutmaktadır. Ölüm kavramı ise büyük duvarlarla ilişkilendirilmiştir. Başka bir dünya anlayışı yerine ölümle yaşamı ayıran büyük buzul duvarların olduğuna inanırlar bu duvarlar ölüm ve yaşamı ayırır canlılar bu duvarı aşamazlar. Başlangıçta romantik bir yapıya sahip olan Germen ve Kelt söylenceleri Viking Çağı dediğimiz İ.s 800 İ.s 1500 yıllarında daha sert savaşçı söylencelerle karşımıza çıkarlar. Söylenceler ilk olarak İ.s 13yy da İzlanda da kaydedilmiştir. Hristiyan keşişler tarafından yazıldıkları için bir takım bozulmalar yaşadıkları tahmin edilmektedir. Mitlerde öne çıkan özellikler canavarlar, büyüler ve devlerdir. Bunun nedeni yaşam şartlarının zorluklarıdır. Tanrıları insanlar gibi ölümlüdür. Kaderlerini ve yok olacaklarını bildikleri halde bunu değiştirecek güce sahip değillerdir. Bu konuyla ilgili olarak tek yapabildikleri dünyayı daha güzel bir yer haline getirmeye çalışmaktır. Yaygın bir ruh kültleri vardır Germenler rüyalarında farklı hayvanların ruhlarına büründüklerine inanırlardır. Kurt adam efsanesi yaygın bir inanıştı. Yunan mitolojisinde ki Nymph peri anlayışı Germenlerde karşımıza Elf olarak çıkar. (MUTLU, Belkıs s.204)
 Yunan Mitolojisinin aksine insanlarla pek sık karşılaşmazlar. Başlıca Tanrıları Kuzey tanrılarını incelediğimizde karşımıza çıkan toplumun hiyerarşik bir düzenle bölündüğüdür. Tanrıları sınıflara ayrılmıştır. Tanrıların kralı Odin baba- tanrı- kral rolündedir. Thor ise Odin ve Frig’in oğludur hiyerarşide ikinci sırada yer alır. Gök gürültüsüne ve yıldırımlara neden olan bir çekiç taşımaktadır. Çekicini insanları devlerden korumak için kullanır. Zeus’un insanlara korku salan yıldırımı Kuzeyde koruyucu bir anlam içerir. Frey üçüncü tanrıdır. Deniz ve hava şartlarına karar verir. Denizle iç içe olan Germenler için önemli bir tanrıdır ve sıkça adaklar adanır. Frig ve Freya en önemli tanrıçalardır. Toprağa ve insanlara bereket getirdiklerine inanılırdı.

 Tanrıların Görev Tanımları

Odin: Tanrıların en büyüğü ve yöneticisi. Savaş tanrısı.
Frig: Odin’in eşi tanrıların annesi
Balder: Odin ve Frig’in oğlu tanrılar arasında en sevilenidir.
Hoder: Balder’in Kör kardeşidir.
Hermad: Odin ve Frig’in cesur çocuklarıdır.
Brag: odin ve Frig’in oğlu bilgelik ve şiir tanrısıdır.
İdun: Brag’ın karısı tanrılara gençliklerini sağlayan altın elmaların koruyucusudur.
Nyord: Bereket tanrısı
Frey: Nyord’un oğlu havayı koşullarını yönetir.
Freya: Aşk ve bereket tanrıçası fakat büyücülük ve kara büyü Freya’nın kontrolündedir.
Heimdal: Ateş tanrısı tanrıların nöbetçisi. Hint mitolojisinde ki ateş tanrısı Agni’nin benzeri.
Honer: Odin’in kardeşi, ölümlülere zeka ve duygu sağlar. Hint Avrupa tanrısı.
Loki: İki buz devinin çocuğu şeytani ve kavga çıkarıcı.
Hel: Loki’nin kızı Nilfheim’in yöneticisi.(ROSSENBERG, Donna s.330)

 Yaradılış Efsanesi

İsveç Kralı Gylfi kılık değiştirerek doğa ve evren hakkında ki sorularını sormak üzere Tanrılarını Asgard da ki salonlarını ziyarete gider. Tanırılar kılık değiştirerek gelen tanrıya kimliklerini açıklamazlar kendilerini Birinci Yüce (odin) Yüceye Denk Olan (thor) ve Üçüncü Yüce ( Frey) olarak tanıtırlar. Yaradılış efsanesi soru cevap şeklindedir.
Kral sorar tanrılar yanıtlar.
Kral: Tanrıların Hikmetini arıyorum. Aranızda bilgisi olan var mı? Her şey nasıl başladı? 
Odin: başlangıçta hiç bir şey yoktu aşık bir boşluk olan Ginungagupta hiç bir şeye biçim verilmemişti. İlk oluşan Muspelheimdir.(savaşçıların evi). Bu Ginungagupta sıcak bir yerdir. Alevler saçan bir kılıcı olan dev tarafından korunmaktadır. İkinci oluşan Niffehimdir. Korkunç nehirlere ve buzdağlarına sahiptir. Zehir çiseleyen bir sisle çevrildir. Soğuk ve acımasızdır.
Kral: insanlardan önce yaşayan bir canlı ırkı varmıydı?
Odin : buz devleri insanlardan önce varlardı. Muspelheim den gelen sıcak hava ile Niffehimin buzları ile birleşince bir damla düştü ve ilk canlı olan Ymir oluştu. Zehir onu acımasız bir canlı haline getirdi. Buzullardan çıkan inek Audhumla onu besledi. Uykusunda terleyen Ymir’in terinden bir kadın bir erkek oluştu. Ve ymir bütün canlıların babası oldu.
Kral: Peki o zaman tanrılar ortaya nasıl çıktı?
Odin: Audumla tuzlu bir buzdağımı yaladı. Ve ilk tanrı Buri doğdu. Bir dev kadını ile evlenen Burinin Bor adında bir oğlu oldu. Borun çocukları Odin, Vili, Ve doğdu. Doğan tanrılar devlerle savaştılar. Ymir öldü kanında devlerin bir çoğu boğuldu. Üç tanrı devin cesedi ile dünyayı şekillendirdiler. İlk önce cüceler devin kurtlanan etinden çıktılar. Demirçilik ve altın işlemeciliği yapmaya başladılar dağların mağralarında barınırlardı. Tanrılar gezerken dişbudak ağacı ile karaağaçla karşılaştılar ve sağlamlığına hayran oldular onurlandırmak içib ağaçları giydirip süslediler ve bu ağaçlar ilk insanlara dönüştü. Dünyanın Sonu: Kuzey inanışına göre Balder’in ölümü dünyanın sonunu getirecektir. Tanrının ölümü ile devler ve tanrılar savaşmaya başlayacak dünyanın sonu gelecek dünya bir tufanla yok olacaktır. Tanrılar bunu bilir fakat değiştirmek için hiç bir şey yapamazlar. Efsane Balder’in ölümünü rüyasında görmesi ile başlar ve tanrılar tedirgin olur. Önlem almak amacıyla dünya da bulunan her şeyden baldere zarar vermeyeceğine dair söz alırlar. Küçük bir ökse otu zararsız bulunduğundan göz ardı edilir ve şeytani Loki bunu fark edip ökse otunu koparır. Tanrılar artık hiçbir şeyin zarar vermediği Baldere çeşitli şeyler fırlatıp eğlenirken Balderin kör kardeşini kandıran Loki ona sivrilttiği ökse otunu fırlattırır. Ökse otunun saplanması ile Balder ölür. Çok sevilen balder’in cenaze seremonisinde buz devleri dahil herkes saygısını sunar. Balder savaşırken ölmediği için savaşcıların bulunduğu Vahalla salonuna da giremiyordu. Cesur Hermod ölüler diyarına gidip Hel ile görüştü ve Balderi geri almak istedğini söyledi. Hel bir şart koştu: dünyada ki bütün canlılar balder için gözyaşı dökmeyi kabul ederse Balderi serbest bırakacaktı. Dünyanin dört bir yanına dağılan tanrılar bütün canlılardan söz aldı. Fakat bir dev kadını ağlamayı kabul etmediği için dünyanın sonu geldi. Bu dev kadınının loki olduğu anlaşıldığında sinirlenen tanrılar Loki’yi bir dağa zincirledi ve ceza olarak başına bir engerek yılanını diktiler yılanın damlayan zehiri o kadar canını yakıyordu ki her haykırışında depremler meydana geliyordu. İnanışa göre Loki’nin eşi bir kap ile başında bekleyip yılan zehrini topluyor fakat kabı boşaltmaya kalktığında zehir Loki’nin yüzüne dökülüyordu. Tanrıların yok oluşu Dünyanın üzerinde durduğu diş budak ağacı sallanmaya başlamıştı ve ilk dallar kopmuştu. İnsanlığın çivisi çıktı ve herkes birbirine düşmeye başladı .Ejderha Nidhogg dünya ağacının köklerini kemirmeye başladı, yıldızlar yeryüzüne düşüyordu. Ateş devi Surt ve adamları göğü yırtıp dünyaya saldırdılar ve tanrılarla savaşmaya başladılar. Böylece tanrılar yok olmuş ve dünyanın sonu gelmişti. Yeniden Doğuş Dünya sulardan yeniden yükselmeye başladığında Odin ve Thor ölmüş olacakdı. Ateş devi Surt kendi ateşinde yanmış ve kötülük bitmiş iken Balder ve Höd geri gelecek altın ve savaş hırsı olamayan yeni bir dünya kuracaklardı. (ROSSENBERG, Donna s.328-338)

Edebiyat ve Sinemaya İlham kaynağı olan bir Efsane Sigurd Sigurd efsanesidir. Hristyanlığın bu bölgede yayılmasından önce yaşanan savaşları sembolize eder. M.s:400 600 yılları arasında yaşanan savaşları ve değişen koşulları anlatır. Efsane bir çok filme ve kitaba kaynaklık eder bunlardan en önemlileri Tolkien’in Yüzüklerin Efendisi kitabı, uyuyan güzel masalı ve Taht oyunları dizisidir. Tanrıların Attribüleri bu efsanede oldukça belirgindir. Sigurd Odin’in torunu kral Volsung’un çocuğudur. Volsung’un kızının düğününde içer, gar,p görünüşlü bir yabancı girer. Yabancının tek gözü yoktur(odin bilgelik ırmağından bir yudum su içebilmek için bir gözünü feda etmiştir.)Mavi bir pelerine ve bir şapka takmaktadır(Odin’in attribüleri). Elinde parlayan bir kılıç vardır ve bu kılıcı meşe ağacına saplar. Kılıcı kim ağaçtan çıkarırsa ona armağan edeceğini söyler. Kılıcı bir çok deneyenden sonra Sigurd’un babası Sigmund çıkarır. Kılıcın yardımı ile iyi bir savaşçı ve komutan olur. Yine bir savaşta iken tek gözlü garip adamı görür ve kılıç parçalanır. Savaş alanında kendisini bulan eşine kılıcın parçalarını verir ve hayatını kaybeder. Kraliçe Danimarka kralı ile evlenmek zorunda kalır. Kral Sigurd’a karşı anlayışlı ve sevecendir. En iyi şekilde yetişmesi için ona eğitmenler tutar. Bir gün eğitim sırasında tek gözlü yabancı yine ortaya çıkar ve Sigurd’a üvey babasından bir at istemesini önerir. Üstelik değişik eleme yöntemleri öğreterek en güçlü atı nasıl seçeceği konusunda da yardımcı olur. Döküm işinde tam bir profesyonel olan hocası ise babasından kalan kılıcı bir kalıba dökerek yeniden şekillendirir ve Sigurd’un aklını bir hazine hayali ile çeler. Beraberce yola çıkarlar Hazinenin Hikayesi Sigurd’un eğitmeni Regin ve iki kardeşi babaları ile birlikte yaşıyorlardı. Kardeşleri büyü yeteneğine sahipti ve istedikleri kılığa girebiliyorlardı. Bir gün Odin, Thor ve Loki ormanda gezerken bir insanın evine konuk olmaya kadar verdiler. Elleri boş gitmemek içinde bir su samuru avladılar. Misafir oldukarı eve ellerinde bir su samuruyla girince evin reisi bağırmaya başladı çünkü su samuru diye öldürdükleri şey aslında kılık değiştirmiş olan evin büyük oğluydu. Baba kuzey Avrupa kültüründe çok önemli bir yer kaplayan kan parası talep etti. Su samurunun içi altınla dolu olacaktı ve kürkü de dışardan altınla kaplanacaktı bir tek tüyü bile görünmeyecekti. Hazineyi bulma işi Lokiye düşmüştü. Loki bir ırmak başına gitti ve bir alabalık yakaladı. Alabalık kılığına girmiş olan bir cüceydi bu ve büyük bir hazineye sahipti. Loki cüceyi tehdit ederek hazinesine el koydu. Hazinenin içinde sahibine lanet getiren bir yüzükte bulunmaktaydı. Samuru altınla doldurup kaplayan Loki kan parasını teslim etti fakat baba bir tüyün açıkta olduğunu tespit edince mecburen lanetli yüzüğüde ona verdi. Lanetli yüzük eve yaşayanlarda çok büyük bir hırsa neden oldu. Büyük kardeşi babasını öldürdü hazineye el koymak için Regin ise kaçıp kendini zor kurtardı. Hazinenin sahibi hırsından kendini bir ejderhaya çevirdi ve hazinenin bekçiliğini yapmaya başladı. Hazineyi almak için Ejderhanın yanında varan Sigurd ve Regin bir plan yaptılar. Bir çukurun içine saklanan Sigurd ejderha su içmeye giderken aşağıdan ona kılıçla saldıracaktı fakat reginin planı tam o sırada Sigurd’un boğulması ve hazinenin tek sahibi olmaktı. Çukur kazan sigurd Odin tarafından uyarıldı ve birbirine bağlı bir çok çukur kazdı böylece kan sadece birine dolmayacaktı. Tam olarak planladıkları şekilde ejderhayı öldüren Sigurd’un her yeri kana bulanmıştı sadece omuzuna yapışan bir ıhlamur yaprağının altına ejderha kanı değmemişti. Böylece yaprağın altı dışında her yeri koruma altında idi (Yunan Mitolojisin de ki Achille hikayesi ile çok benzerlik gösterir. Büyük ihtimalle efsaneler bir birinden Yunanla Germenlerin etkileşime girmesi ile benzeşmiştir. ) Regin şaşkına dönmüştür. Sigurda ejderhanın kalbini yemek isediğini söyler tam pişiriken Sigurd tadına bakar ve kuşların söylediklerini anlamaya başladığını fark eder. Ejderha kalbi ona bilgelik sağlamıştır. Kuşlar Sigurd’a Regin’in onu öldürmeyi planladığını söyler. Kuşları dinleyen sigurd önce davranır ve Regini öldürür. Hazinenin sahibide olur bu arada ve yüzüğü alır. Kuşların yol göstermesi le bir kaleye ulaşan Sigurd burada savaş alanında can almakla sorumlu olan fakat Odin’e itaatsizlik ettiği için sonsuz uykuya makhum olan Bunhild’i uyandır ve yüzük değiş tokuş ederek evlendiler. Böylece lanetli yüzük Bunhild’e geçmiş oldu. Evlilik sözünü veren Sigurd geri gelmek üzere yola çıktı ve bir kral tarafından misafir edildi. Kraliçe Sigurd’u kızıyla evlendirmek istedi ve ona bir iksir içirdi. İksiri içen Sigurd Bunhildi unutup kralın kızı ile evlendi. Bunlardan haberdar olan Bunhild çok sinirlendi ve Kralın oğlunu kendine aşık etti. Kralın oğluyla evlenen Bunhild hırsına yenik düştü ve kocasını Sigurd’u öldürmeye ikna etti. Sigurd’un zayıf noktasını ifşa etti ve kocasının adamları Sigurd’u öldürdü. Yaptığına çok pişman olan Bundhild de Sigurd’un peşinden öldü. İkisi birlikte bir kayığa konuldu ve Viking ve kuzeylilerin cenaze etkinliğine uygun şekilde yakılarak denize gömüldüler. (TETZNER,Reiner s. 229-355)

Kelto- Germen İskandinav Kökenli Anglosakson (Viking ) Hikayesi Beowulf  Bear(ayı) Wolf (kurt) kelime köklerinden türetilmiş bir isimdir. Gürültüye tahammül edemediği için insanları öldüren Grendal’ı öldüren kahraman Beowulf Danimarkayı feraha kavuşturur. Fakat Ejderhanın annesi yolunu keser ve ona bir erkek çocuk vermesi karşılığında Beowulf’a krallık vereceğini söyler bu teklife kanan Beowulf cazibesine kapılır onunla birlikte olur. İskandinavya kralı olan Beowulf başarılı bir krallık sürer. Yaşlandığında oğlu olan ejderha ülkesine musallat olur. Beowulf kaderinden kaçamayacağını anlar ve hataları ile yüzleşmek için ejderhayı öldürür fakat kendisi de ölür. Beowulf hikayesi epik şiir tarzında yazılmış bir efsanedir.
(ROSSENBERG, Donna s.417) KAYNAKÇA
• BONNEFOY, Yves ‘Mitolojiler Sözlüğü’ Dost Kitabevi 1.Cilt Ankara 2000
• CAMPEL , Joseph ‘Tanrıların Maskeleri ’ İmge Kitabevi 1. Baskı Kasım Ankara 1994
• FİNK ,Gerhard , Antik Mitolojide Kim Kimdir? , İlya İzmir Yayınevi 2004, İzmir
• GEZGİN, Deniz : ‘Hayvan Mitosları’ Sel Yayınları 1. Baskı İstanbul 2007
• GEZGİN, Deniz : ‘Bitki Mitosları’ Sel Yayınları 1. Baskı İstanbul 2007
• MUTLU, Belkıs ‘Efsanelerin İzinde Yakın Doğudan Kuzey Avrupa’ya’ Devlet Güzel Sanatlar Akademisi Yayınları Ankara 1968
• PRİCE, Bill : ‘ Kelt Mitolojisi’ Kalkedon Yayıncılık 1.Baskı İstanbul 2011
• ROSENBERG, Donna : ‘ Dünya Mitolojisi ‘ İmge Kitapevi Yayınları 4.Baskı Ankara 2006
• TETZNER ,Reiner : ‘Cermen Tanrı ve Efsaneleri ’ İlya Yayın Evi I. II. Cilt İzmir 2004

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder