sectirmeme

7 Aralık 2014 Pazar

SANAT VE MİTOLOJİ

Sanat ve mitoloji çağlar boyunca birbirinden ayrılmaz ikili olmuşlardır ve birbirinin gelişimini tetiklemiştir.  Mitoloji sadece görsel değil sahne sanatlar müzik edebiyat gibi bir çok sanatsal etkinliğin  ilham kaynağı olmuştur.
Sanat nedir?
Prof. Tayfun Akkaya’ya göre sanat hayatı anlamak tanımak yorumlamak ve yaşanılır kılmak amacı ile haya gücünün yaratıcı kullanımını içeren ve insan bilincinin sırlarının gelişmesine ışık tutan hayati bir etkinliktir.
Mitoloji nedir?
‘Mitoloji, efsane bilimi demektir. Kelimenin kökeni Grekçe’dir (Muthos=Efsane, Logos=Bilim). Mitoloji bilimi: efsanevî kişi, olay ve yaratıklara dair sistematik olarak bilgi toplar ve bunları işlevselliklerine göre değerlendirir. Mitoloji çalışmalarının değeri giderek artmaktadır. Tüm gelişmiş ülkelerde, çağdaş mitoloji anlayışına yönelik çalışmalar, büyük bir önem arz etmektedir.
Mitolojik efsaneleri, saçma-sapan ve gülünç gibi tabirlerle değerlendirmek bilimsellik dışı bir tavırdır. Çünkü, bu efsanelere insanoğlu kalben inanmış ve onları kutsal kabul etmiştir. Bu noktadan hareketle hiç kimsenin inancına dil uzatılamaz. Farklı inançları olan insanların birbirlerine saygı gösterme mecburiyetleri vardır. Üstelik mitolojik efsanenin gerçek olup olmadığı da önemli değildir.  Şayet efsanede anlatılan gerçek ise o zaman bu olayla tarih biliminin ilgilenmesi gerekir. Oysa mitoloji alanı tarihten çok farklı bir konumdadır. Günümüzde, çağdaş mitoloji biliminin verileri, insanla ilgilenen tüm bilim dalları için olduğu gibi; yeni sanat tarihi çalışmaları için de hayati bir önem taşımaktadır. ’.(Tayfun Akkaya Sanat Tarihine Giriş Ders Notları)
Yaptığım  araştırmalara göre kişisel kanaatim mitoloji  insanların ölüm korkusu duyduğu sanat ise bir yüzey üzerine ilk defa iz bırakabildiğini keşfettiği an ortaya çıkmıştır diyebiliriz.
İlkel insan arkaik ölüm korkusunu bastırabilmek için bir takım söylenceler üretmiştir. Merak ettikleri doğa olaylarının çözümlerini yaratmışlardır bir bakıma . mitlerin ortaya çıkışını en net olarak ölüm korkusu duyan Neandartal insanda görüyoruz. Neandartaller cenaze töre nlerini düzenleyen ilk insan toplumudur.  Ölülerini cenin pozisyonunda gömerlerdi ve mezarlarını çiçeklerle süslerlerdi. Bu davranışlar Neandartallerin yeniden doğuşa inandıklarına işaret eder. Doğanın kendilerinden almak istediği hayatı tekrarlama düşüncesi yaratmak insanların çağlar boyunca vazgeçemediği bir düşüncedir. (GEZGİN, İsmail s.13)
Ölü gömme törenleri yetersiz gelmeye başladığında taşlardan tanrı heykelcikleri oymaya başladılar. Ölümle bağdaştırdıkları hayvanları duvarlara çizdiler ve bu canlıları yendiklerini gösteren tasvirler yaptılar. Bu noktada sanatın hayati bir etkinlik olduğunu daha iyi anlıyoruz.
Buzulların eridiği dönemde yeni bir hayat biçimi geliştirmeye başlayan insanlar yarattıkları tanrılara kadın formları vererek üretkenliği ve bereketi kadına bağlamıştır. Yani insanların ilk kutsalları tanrıçalardır. Tapılanın kadın olması arkeik ve klasik dönemde görülen bir özelliktir. Hristiyanlık betimlemeleri başlayana kadar yaratıcı dişildir. Tek tanrılı Kutsal Dinler de yapılan tasvirler tanrı erilleştirmiştir.
 Çatal Höyükte bulunan tasvirlerde görüyoruz ki, doğaya karşı başarılar elde etmeye başlayan insanlar bunu hemen mağara duvarlarına yaptıkları resimlerde göstermişlerdir. Ölümle bağdaştırdıkları bir boğayla dalga geçer ve aşağılar şekilde tanımlamalar yapmışlardır. En büyük tehlike olan ölüme karşı aldıkları zaferleri kutlarken çevrede ki diğer kötülüklerden etkilenmez görünürler ve onlarla ilgilenmezler.
Çatalhöyük evlerinde bulunan hayvan boynuzların ve dişlerin de mit ve büyü ile alakalı olduğu düşünülmektedir. Avladıkları hayvanların güçlerinin kendine geçtiğine ve koruyucu olduğuna inanırlardı. Ölüleri yiyen akbaba gibi hayvanlar ise ölümle ve kötülükle bağdaştırılmıştır. Çatal Höyükte bulunan tasvirlerde akbaba kafalı insan çizimlerine rastlanmıştır. (GEZGİN,İsmail s.25)
Mitleri anlamaya çalışırken uydurmaca veya kurmaca olarak değil, arkaik ve klasik dönemin kutsal inanışları olarak algılamak gerekir.
Mitoloji Kuramları
Mitos terimi ilk olarak Aristotales’in Poetika’sında geçmiştir. Öykü ve olay anlamı taşır.
17.yy sonunda G.B. Vico ‘Yeni Bilim’ adlı eserinde karşılaştırmalı mitoloji araştırmaları yapmıştır.
19.yy’a kadar batı da mit uydurma ve tarih bakımından geçerliliği olmayan anlamına gelirdi.
19. yy da mitoloji ile ayinler arasında ki ilişki araştırılmıştır.
Freud mitosları insan bilinçaltı, istek, korku ve iç çatışmaların bir yansıması olarak görmüştür.
Strauss mitolojiyi insanlığın kültürel ve toplumsal sistemlerinin altında yapılan evrensel ilkelerin işleyişlerinin örneği olarak görmüştür.
Jung ve Campel’e göre ise mitoslar evrensel yönünü vurgulamaktadır  ve kolektif bilinçaltının yansımasıdır.
Eliade’ye göre ise mitoloji zamanın başlangıcında olan olayların periiodik olarak yeniden canlandırıldığı ayinler için model olan eylemlerdir.( ÇINAR, Güneş s.21)
Sanat ve mitoloji bağlantısına geri dönersek mitolojik anlatılar sanatsal eylemleri yönlendirir. İnsanlar doğanın seslerini yansıtan ezgileri zamanla mitsel olayların anlatıldığı törenlere dönüştürmüş ve sahne sanatlarının oluşmasını sağlamıştır. Özellikle Mısır ve Yunanistan da tiyatral dans gösterileri ayinlerin önemli parçalarıdır.
Mitsel metinlerin sanata yansıması  Rönesanstan günümüze güncelliğini korumuştur. Örneğin Ariadne Naksos’ta  mitolojik tabanlı önemli bir operadır.
Rönesans Rokoko ve Barok döneminde mitolojik öykülere olan ilgi çoğalmış ve resim sanatında başlıca bir konu haline gelmiştir. Dönem özelliklerini göz önüne aldığımızda Kilisenin etkisi altında çıkmaya başlayan sanatçılar için söyleyecekleri lafı dolaylı yoldan anlatma imkanını mitolojik öykülerden yararlanarak bulmuşlardır. Barok ve Rokoko döneminde Yunan mitolojisi içinde konu edilmeyi en çok sevilen karakter Dionisos (Baccus)’tur. Bunun sebebi eğlence ve zevke düşkünleşen insanlar için hem iyiyi hem kötüyü nitelemesidir.  
Sinema ve televizyonda bir çok yapıma ilham kaynağıdır.  Son dönemin moda dizi ve filmleri yükselen trend olarak mitoloji tabanlıdır ve izleyici tarafından çok büyük ilgiyle karşılanmaktadır. Bunun sebebi İnsanoğlunun hayal gücünün yüzyıllar içinde birbirine eklenerek ve etkilenerek gelişmesi ve evrensel bilinç göz önüne alındığında bize yaptığı etkidir.  Jung tabanlı düşündüğünüzde hepimizde ortak olan bazı noktalar mitolojik öykülerde yakalanabilir ve sanat endüstrisi bunun her zaman farkında olmuştur.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder