Sanat ve mitoloji çağlar boyunca birbirinden ayrılmaz ikili olmuşlardır
ve birbirinin gelişimini tetiklemiştir.
Mitoloji sadece görsel değil sahne sanatlar müzik edebiyat gibi bir çok
sanatsal etkinliğin ilham kaynağı
olmuştur.
Sanat nedir?
Prof. Tayfun Akkaya’ya göre sanat hayatı anlamak tanımak yorumlamak ve
yaşanılır kılmak amacı ile haya gücünün yaratıcı kullanımını içeren ve insan
bilincinin sırlarının gelişmesine ışık tutan hayati bir etkinliktir.
Mitoloji nedir?
‘Mitoloji, efsane bilimi demektir. Kelimenin kökeni Grekçe’dir
(Muthos=Efsane, Logos=Bilim). Mitoloji bilimi: efsanevî kişi, olay ve
yaratıklara dair sistematik olarak bilgi toplar ve bunları işlevselliklerine
göre değerlendirir. Mitoloji çalışmalarının değeri giderek artmaktadır. Tüm
gelişmiş ülkelerde, çağdaş mitoloji anlayışına yönelik çalışmalar, büyük bir
önem arz etmektedir.
Mitolojik efsaneleri, saçma-sapan ve gülünç gibi tabirlerle
değerlendirmek bilimsellik dışı bir tavırdır. Çünkü, bu efsanelere insanoğlu
kalben inanmış ve onları kutsal kabul etmiştir. Bu noktadan hareketle hiç
kimsenin inancına dil uzatılamaz. Farklı inançları olan insanların birbirlerine
saygı gösterme mecburiyetleri vardır. Üstelik mitolojik efsanenin gerçek olup
olmadığı da önemli değildir. Şayet
efsanede anlatılan gerçek ise o zaman bu olayla tarih biliminin ilgilenmesi
gerekir. Oysa mitoloji alanı tarihten çok farklı bir konumdadır. Günümüzde,
çağdaş mitoloji biliminin verileri, insanla ilgilenen tüm bilim dalları için
olduğu gibi; yeni sanat tarihi çalışmaları için de hayati bir önem
taşımaktadır. ’.(Tayfun Akkaya Sanat Tarihine Giriş Ders Notları)
Yaptığım araştırmalara göre
kişisel kanaatim mitoloji insanların
ölüm korkusu duyduğu sanat ise bir yüzey üzerine ilk defa iz bırakabildiğini
keşfettiği an ortaya çıkmıştır diyebiliriz.
İlkel insan arkaik ölüm korkusunu bastırabilmek için bir takım
söylenceler üretmiştir. Merak ettikleri doğa olaylarının çözümlerini
yaratmışlardır bir bakıma . mitlerin ortaya çıkışını en net olarak ölüm korkusu
duyan Neandartal insanda görüyoruz. Neandartaller cenaze töre
nlerini düzenleyen ilk insan toplumudur. Ölülerini cenin pozisyonunda gömerlerdi ve
mezarlarını çiçeklerle süslerlerdi. Bu davranışlar Neandartallerin yeniden
doğuşa inandıklarına işaret eder. Doğanın kendilerinden almak istediği hayatı
tekrarlama düşüncesi yaratmak insanların çağlar boyunca vazgeçemediği bir
düşüncedir. (GEZGİN, İsmail s.13)
Ölü gömme törenleri yetersiz gelmeye başladığında taşlardan tanrı
heykelcikleri oymaya başladılar. Ölümle bağdaştırdıkları hayvanları duvarlara
çizdiler ve bu canlıları yendiklerini gösteren tasvirler yaptılar. Bu noktada
sanatın hayati bir etkinlik olduğunu daha iyi anlıyoruz.
Buzulların eridiği dönemde yeni bir hayat biçimi geliştirmeye başlayan
insanlar yarattıkları tanrılara kadın formları vererek üretkenliği ve bereketi
kadına bağlamıştır. Yani insanların ilk kutsalları tanrıçalardır. Tapılanın
kadın olması arkeik ve klasik dönemde görülen bir özelliktir. Hristiyanlık
betimlemeleri başlayana kadar yaratıcı dişildir. Tek tanrılı Kutsal Dinler de
yapılan tasvirler tanrı erilleştirmiştir.
Çatal Höyükte bulunan tasvirlerde
görüyoruz ki, doğaya karşı başarılar elde etmeye başlayan insanlar bunu hemen
mağara duvarlarına yaptıkları resimlerde göstermişlerdir. Ölümle
bağdaştırdıkları bir boğayla dalga geçer ve aşağılar şekilde tanımlamalar
yapmışlardır. En büyük tehlike olan ölüme karşı aldıkları zaferleri kutlarken
çevrede ki diğer kötülüklerden etkilenmez görünürler ve onlarla ilgilenmezler.
Çatalhöyük evlerinde bulunan hayvan boynuzların ve dişlerin de mit ve
büyü ile alakalı olduğu düşünülmektedir. Avladıkları hayvanların güçlerinin
kendine geçtiğine ve koruyucu olduğuna inanırlardı. Ölüleri yiyen akbaba gibi
hayvanlar ise ölümle ve kötülükle bağdaştırılmıştır. Çatal Höyükte bulunan
tasvirlerde akbaba kafalı insan çizimlerine rastlanmıştır. (GEZGİN,İsmail s.25)
Mitleri anlamaya çalışırken uydurmaca veya kurmaca olarak değil, arkaik
ve klasik dönemin kutsal inanışları olarak algılamak gerekir.
Mitoloji Kuramları
Mitos terimi ilk olarak Aristotales’in Poetika’sında geçmiştir. Öykü ve
olay anlamı taşır.
17.yy sonunda G.B. Vico ‘Yeni Bilim’ adlı eserinde karşılaştırmalı
mitoloji araştırmaları yapmıştır.
19.yy’a kadar batı da mit uydurma ve tarih bakımından geçerliliği
olmayan anlamına gelirdi.
19. yy da mitoloji ile ayinler arasında ki ilişki araştırılmıştır.
Freud mitosları insan bilinçaltı, istek, korku ve iç çatışmaların bir
yansıması olarak görmüştür.
Strauss mitolojiyi insanlığın kültürel ve toplumsal sistemlerinin
altında yapılan evrensel ilkelerin işleyişlerinin örneği olarak görmüştür.
Jung ve Campel’e göre ise mitoslar evrensel yönünü vurgulamaktadır ve kolektif bilinçaltının yansımasıdır.
Eliade’ye göre ise mitoloji zamanın başlangıcında olan olayların
periiodik olarak yeniden canlandırıldığı ayinler için model olan eylemlerdir.(
ÇINAR, Güneş s.21)
Sanat ve mitoloji bağlantısına geri dönersek mitolojik anlatılar
sanatsal eylemleri yönlendirir. İnsanlar doğanın seslerini yansıtan ezgileri
zamanla mitsel olayların anlatıldığı törenlere dönüştürmüş ve sahne
sanatlarının oluşmasını sağlamıştır. Özellikle Mısır ve Yunanistan da tiyatral
dans gösterileri ayinlerin önemli parçalarıdır.
Mitsel metinlerin sanata yansıması Rönesanstan günümüze güncelliğini korumuştur. Örneğin
Ariadne Naksos’ta mitolojik tabanlı
önemli bir operadır.
Rönesans Rokoko ve Barok döneminde mitolojik öykülere olan ilgi çoğalmış
ve resim sanatında başlıca bir konu haline gelmiştir. Dönem özelliklerini göz
önüne aldığımızda Kilisenin etkisi altında çıkmaya başlayan sanatçılar için
söyleyecekleri lafı dolaylı yoldan anlatma imkanını mitolojik öykülerden
yararlanarak bulmuşlardır. Barok ve Rokoko döneminde Yunan mitolojisi içinde
konu edilmeyi en çok sevilen karakter Dionisos (Baccus)’tur. Bunun sebebi eğlence
ve zevke düşkünleşen insanlar için hem iyiyi hem kötüyü nitelemesidir.
Sinema ve televizyonda bir çok yapıma ilham kaynağıdır. Son dönemin moda dizi ve filmleri yükselen
trend olarak mitoloji tabanlıdır ve izleyici tarafından çok büyük ilgiyle
karşılanmaktadır. Bunun sebebi İnsanoğlunun hayal gücünün yüzyıllar içinde
birbirine eklenerek ve etkilenerek gelişmesi ve evrensel bilinç göz önüne
alındığında bize yaptığı etkidir. Jung
tabanlı düşündüğünüzde hepimizde ortak olan bazı noktalar mitolojik öykülerde
yakalanabilir ve sanat endüstrisi bunun her zaman farkında olmuştur.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder